Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını coşkuyla kutladığımız Ekim ayını geride bıraktık. Gönül isterdi ki her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir 100’üncü yıl yaşıyor olalım.
Makale: Ecz. Sanem Mumcu
Maalesef hem sağlık sektörü hem dünya geneli açısından böyle olduğunu söylemek mümkün değil. İlaç yoklarının geldiği nokta, fiyatlandırma politikası, artan masraflar ve bunları karşılamak için ulaşılması mümkün görünmeyen cirolar hepimizi ticari olarak daha zor koşullara doğru götürüyor. İnternet satışları konusunda bir arpa boyu ilerleyememiş olmamızla birlikte halk sağlığını tehdit eden firmalar online satışta aldı, yürüdü. Uygun fiyatlı ürün aldığını düşünenlerin sıklıkla sahte ya da miadı geçmiş ürünle karşı karşıya kaldığı, online mecraların yarattığı tehlike giderek büyüyor.
Bununla birlikte yaşadığımız onca doğal felaketin faturası büyüyerek etkisini hissettirmeye devam ediyor. Hatay ve Kahramanmaraş başta olmak üzere deprem bölgelerinde hayatı normale döndürmek için yapılanlar çok yetersiz. Pandemi deseniz yine covid ile mücadele eski etkisini yitirse bile gündemdeki yerini koruyor. Uzun süredir, eczaneye gelen hastalarımızın reçetesini tam olarak karşılamakta bu denli zorlandığımız olmamıştı. Piyasada bulunmayan ilaçlar sebebiyle çoğu bölgede nöbet tutan eczane sayısında artışa gidildi. Çalıştığımız ecza depolarının neredeyse aynı olduğunu düşünürsek nöbetçi sayısını arttırmanın, hastaların “OLMAYAN” ilaçları bulması adına fayda sağlamayacağını anlatmaya çalıştığımız dönemlerden geçiyoruz. Fiyat politikası ve geçerli kabul edilen Euro kuru sebebiyle sektörde artık Türkiye’ye “GETİRİLEMEYEN” ilaçlar konuşuluyor. Müdahale edilmezse bu listenin uzayacağını öngörmek için dahi olmak gerekmiyor.
Dünya genelinde savaşlar, aynı pandemi de olduğu gibi tüm dünyayı dalga dalgaartarak etkilemeye devam edecek. Bunların faturası sağlık sektörüyle birlikte tüm sektörlere ziyadesiyle kesilecek. Bütün bunlar olurken bizler ancak yazdığımız yazılarla sesimizi duyurup “SEÇİMLE” göreve gelen mesleki örgüt yönetimlerini inisiyatif almaya çağırmak istiyoruz. Yapılan anketlerde en güvenilir mesleklerin başında çıkan eczacılar için hızlıca durum tespiti yapıpaksiyon almak için zaman daralıyor. Artan masraflar, internet satışları ve ilaç yokları ile her yerden sıkışmış olan eczacıların mevcut durumu 1912 yılında Titanic sulara gömülürken durmadan çalmaya devam eden orkestrayı anımsatıyor. Bu trajik hikayenin başkahramanı olan orkestra şefi Wallace Hartley’in dediği gibi; “BU GECE SİZİNLE ÇALMAK BENİM İÇİN BÜYÜK ONURDU.”
Sevgiyle kalın...
NOT: 2013 yılında açık arttırmaya çıkarılan bahsi geçen Wallace Hartley’insusmayan kemanı tam olarak 1.7 milyon dolara satıldı.