GIDA TAKVİYESİ

Kolajen: Güzelliğin Anahtarı mı? Sizi Şaşırtacak Bilgiler!

0
funda-palali

Uzman Eczacı Funda Palalı’dan kolojenle ilgili tüm merak ettikleriniz ve sizi şaşırtacak bilgiler.

Kolajen, sıkça “güzelliğin yapı taşı” olarak adlandırılan ve insan vücudundaki çeşitli dokuların yapısal bütünlüğünü koruma konusunda kilit rol oynayan bir proteindir. Memelilerde en bol bulunan protein olarak, kolajen cilde, kemiklere, kaslara, tendonlara ve daha birçok dokuya dayanıklılık, esneklik ve destek sağlamaktan sorumludur. Son yıllarda kolajen, potansiyel güzellik ve sağlık faydaları nedeniyle geniş bir ilgi görmekte, popüler bir takviye ve cilt bakımı içeriği haline gelmektedir.

ffKolajen, temel olarak amino asitlerden oluşan bir proteindir. Bu protein, fibril adı verilen uzun lifler halinde düzenlenmiştir. Vücudumuzda toplam 28 farklı tip kolajen bulunmaktadır, ancak genellikle tip I, II ve III en yaygın olanlardır. Bu tipler, özellikle cilt, kemikler, eklemler, tendonlar, bağ dokuları ve diğer organlarda bulunurlar.

Kolajenin Çeşitleri

Tip I Kolajen:

Vücutta en yaygın bulunan tip I kolajen, deri, kemik, tendonlar, organlar ve dişler gibi birçok dokuda bulunur. Cildin sıkılığını ve esnekliğini korumak için önemlidir. Kemikleri destekler, dokuları bir arada tutar ve yaraların iyileşmesini sağlar.

Tip II Kolajen:

Bu tip genellikle eklemlerde ve kıkırdaklarda bulunur. Eklem sağlığını desteklemek ve kıkırdak dokusunu korumak için önemlidir.

Tip III Kolajen:

Tip I ile birlikte sıkça bulunan tip III kolajen, cilt, damarlar, kaslar ve iç organlarda yer alır. Esnekliği artırarak dokuların dayanıklılığını sağlar.

Tip IV Kolajen:

Bu tip, hücrelerin çevresindeki bazal membranın bir parçası olarak bulunur. Özellikle böbrekler, akciğerler ve gözlerde yer alır.

Tip V Kolajen:

Plasenta, saç ve plakalarda bulunur. Bebeklerde ve çocuklarda büyüme ve gelişmeyi destekler.

Tip X Kolajen:

Bu tip, büyüme plakalarında bulunur ve kemik oluşumunu destekler. Kemik mineralizasyonunda rol oynar.

Bu kolajen tipleri, vücutta çeşitli dokularda ve organlarda farklı kombinasyonlarda bulunabilirler. Her bir tipin belirli bir işlevi vardır ve genellikle birbirleriyle etkileşim içindedirler.

Kolajenin Fonksiyonları

  1. Cilt Sağlığı:

Cildin yapı taşlarından biri olan kolajen, cildin sıkılığını ve esnekliğini korur. Yaş ilerledikçe ve çevresel etkenlere maruz kaldıkça, kolajen üretimi azalabilir, bu da kırışıklıkların ve sarkmaların ortaya çıkmasına neden olabilir.

  1. Kemik ve Eklem Sağlığı:

Kemiklerimizin ve eklem kıkırdaklarımızın dayanıklılığını sağlayan kolajen, kemik yoğunluğunu artırabilir ve eklem sağlığını destekleyebilir. Özellikle osteoartrit gibi eklem hastalıklarında kolajen takviyeleri kullanılabilir.

  1. Saç ve Tırnak Sağlığı:

Saç ve tırnakların yapı taşlarından biri olan kolajen, bu dokuların güçlü ve sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir. Saç dökülmesi ve tırnak kırılması gibi sorunlarla mücadelede etkili olabilir.

 Kolajen İçeren Besinler

Vücutta cilt ve deride, tırnakta, saçta, kıkırdak ve kas dokularında doğal olarak bulunan kolajeni doğal yollarla besinlerden sağlamakta mümkündür. Özellikle kırmızı renkli olan besinler içerdiği antioksidan ile kolajen üretimini arttırır. Kolajen içeren besinler şunlardır:

– Tavuk, hindi, dana eti gibi hayvansal proteinden zengin et ürünleri,

– Sardalya, somon, uskumru gibi soğuk su balıkları,

– Yumurta, yoğurt, süzme peynir, lor peyniri ve süt gibi süt ve süt ürünleri,

– Ispanak, pazı, lahana, brokoli ve kara lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler,

– Portakal, greyfurt, mandalina ve limon gibi narenciye meyveleri,

– Çilek, böğürtlen, ahududu ve yaban mersini gibi kırmızı meyveler,

– Badem, ceviz, soğan, biber, fasulye ve bezelye gibi doku oluşumunu destekleyen biotin içeren besinlerde bulunur.

Kolajen içeren besinleri tüketmek, doğrudan kolajenin cilde ve vücuda alınmasını sağlamamaktadır. Vücut, kolajen içeren besinleri aldıktan sonra sindirir ve proteinleri sentezler. Doğru beslenme planı ile de kolajen üretimi desteklenir.

Kolajen Eksikliği Ve Takviyeler

Vücudun doğal kolajen üretimi 20‘li yaşlardan sonra her yıl yüzde 1-1.5 oranında azalır. Vücutta oluşan serbest radikaller ise kolajenin daha hızlı yıkılmasına neden olur. Yaşlanma, genetik faktörler, hava kirliliği, çevresel faktörler, stres, sigara içme gibi kötü yaşam tarzı koşulları, şeker içeriği yüksek beslenme vücutta serbest radikal oluşumunu artırarak kolajen düzeyinin azalmasında etkili olur. Kolajen üretimi azaldıkça cildin esnekliği azalır, daha gevşek ve kırışık bir görünüm oluşur. Ayrıca eklemlerde ağrı kısıtlılık, kaslarda gevşeme gibi bulgular ortaya çıkar. Kolajen üretimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durumda, kolajen takviyeleri kullanmak, vücuda ek kolajen sağlayarak bu eksikliği gidermeye yardımcı olabilir. Kolajen

Takviyeler Nasıl Kullanılır?

Kolajen takviyeleri genellikle toz, kapsül veya sıvı formunda bulunabilir. Kolajen vücuda alındıktan sonra aminoasitlere parçalanır ve bu şekilde emilir. Emilimi artırmak için hidrolize veya dipeptit formların tercih edilmesi önerilir. Tercihen 2 bin 500-10 bin mg dozunda ve 3 bin Dalton altında molekül ağırlığına sahip bir preparat seçilmesi tavsiye edilir. Kullanım önerilerine uygun şekilde alındığında, kolajen takviyeleri cilt sağlığını artırabilir, eklem rahatsızlıklarını hafifletebilir ve genel vücut esnekliğini destekleyebilir. Kolajen takviyesine başlamadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Minik O’nun büyük başarısı

Önceki

Gebelik ve Emziklilik Döneminde Beslenme

Sonraki

İlginizi Çekebilir.