Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü Sercan Özen Yıldırım, OTCPLUS okuyucuları ile Pierre Fabre’nin sosyal sorumluluk projelerini ve geleceğe dair planlarını paylaştı.
Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü Sercan Özen Yıldırım ile gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajda, Pierre Fabre‘nin köklerinden başlayarak Türkiye’deki büyümesini, markalarını, sosyal sorumluluk projelerini ve geleceğe dair hedeflerini konuştuk. Ayrıca, cilt analizi uygulamasından yeni ürünlerine kadar pek çok ilginç ayrıntıyı öğrendik. Pierre Fabre’nin sağlık, güzellik ve sosyal sorumluluk alanındaki etkileyici çalışmalarını daha yakından tanımak için röportajımızı okumaya devam edin.
Yeni göreviniz hayırlı olsun. Tebrik ederiz. Bu vesile ile sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
Çok teşekkür ederim. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde tamamladığım lisans eğitiminin ardından 2017 yılında işletme yüksek lisansını Sabancı Üniversitesi’nde tamamladım. Columbia İşletme Okulu’nda yöneticilik eğitimi aldım. 20 yıllık kariyerim boyunca pazarlama, marka yönetimi, iş geliştirme ve satış gibi pek çok alanda deneyim sahibi oldum. Bugüne kadar hızlı tüketim, kişisel bakım ve sağlık alanlarında uluslararası ve yerli birçok kurumda üst düzey yönetici pozisyonlarında görev aldım. Son olarak Pierre Fabre Türkiye ile yollarımız kesişti ve Dermokozmetik İş Birimi Direktörü olarak göreve başladım. Yakın zamanda da Pierre Fabre Türkiye Genel Müdürü olarak atandım.
Gelelim Pierre Fabre ailesine. Nereden başlanır bilemedim. Çok önemli markalar var ve her biri alanında söz sahibi etkin markalar. Kanser tedavisinden saç sağlığına kadar geniş bir yelpazeden bahsediyoruz. Önce genel anlamda bir firmayı tanıyalım derim. O ilk mucizevi ilaçla başlayan ve bugünlere katlanarak giden hikâyeyi bir de sizden dinleyelim mi?
Bu etkileyici hikâyenin başrolünde vizyonu ve yaratıcılığıyla fark yaratan, hümanist ve tutku dolu bir eczacı var. Aynı zamanda botanikçi olan Mösyö Pierre Fabre 1951 yılında kurduğu eczanesinde hayata geçirdiği önemli buluşlarla bugün dünya devleri arasında yer alan uluslararası bir sağlık, bakım ve güzellik şirketine hayat verdi. Pierre Fabre, onkoloji, temel ürünler, dermokozmetik, ağız diş sağlığı gibi birbirinden çok farklı dinamikleri olan geniş bir portföye sahip oluşuyla pazarda çok farklı bir yer edinmeyi başarmış bir firma. Sahip olduğu bu çeşitlilik farklı bakış açıları ile bakma becerisini ve gelişimi destekliyor. Aynı zamanda gruplar arasında sinerji yaratarak farklı tecrübelerden faydalanma şansı sunuyor. Yani dermokozmetikte öğrendiğiniz bir şeyi ilaca ya da ilaçta uyguladığımız iyi örneği dermokozmetiğe ya da ağız diş sağlığına uygulayabiliyoruz. Tüm bunların dışında Pierre Fabre özel bir firma. Hisselerinin %86’sını tüm dünyaya iyilik götürmeyi amaçlamış bir vakfa; Pierre Fabre Vakfı’na aktaran ve bu anlamda sosyal sorumluluk bilincinin ne kadar üst düzeyde olduğuna hayran bırakan bir firma. Doğa dostu projeleriyle hem doğayı koruyor hem de insan sağlığına katkı sağlayacak doğadan ilham alan tedavi yöntemlerine hayat veriyor.
Pierre Fabre İlaç kaç yıldır Türkiye faaliyet gösteriyor? o günden bugüne nasıl bir büyüme kat etti?
1996’dan beridir Türkiye pazarında yer alan firmamız bugün kendi alanında öncü inovatif sayılı sağlık firmalarından biri olarak sektörde yer almaktadır. Pierre Fabre Türkiye başarılı büyüme grafiği ile tüm Pierre Fabre grubu içerisinde de dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olarak dikkat çekmektedir.
Dermo-Kozmetik” tabirinin mucidi diyor Papatyalı Klorane şampuanı, ile başlayan bu dermokozmetik yolculuğunu anlatabilir misiniz?
Kurucumuz Mösyö Pierre Fabre, botanik aşığı bir eczacı ve aynı zamanda dermokozmetik teriminin de mucidi. Geliştirdiği formüllerin sadece birer kozmetik ürün olmadığını vurgulamak amacıyla dünyada ilk kez ‘dermokozmetik’ terimi kullanan Eczacı ve botanikçi Pierre Fabre’nin kurucusu olduğu Pierre Fabre, güzelliğin öncelikle sağlıktan geçmesi gerektiğini vurgusuyla dünyaya açılmış bir firma.
Pierre Fabre Vakfı’nın kuruluşu ve amacı nedir, şu an markanın içinde nasıl bir konuma sahip?
Pierre Fabre Vakfı dünyaya iyilik götürmeyi misyon edinmiş bir kuruluş ve attığı her adımın temelinde de bu misyon var. Pierre Fabre hisselerinin %86’sı vakfa ait ve dünya üzerine yayılmış 35 insani proje vakıf tarafından yürütülüyor. Vakıf sosyal sorumluluk alanında yürüttüğü önemli projelere yenilerini ekliyor ve devam eden tüm projelerle gurur duyuyoruz. Son beş yıl içinde bizi aşırı gururlandıran projeler arasında Nobel Barış Ödülüne de layık görülen önemli bir proje yer alıyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde cinsel saldırıya maruz kalmış on binlerce kadının Dr. Denis Mucwage tarafından jinekolojik muayenelerinin ve gerekli operasyonlarının yapılması 2018 yılında bu projeye Nobel Barış Ödülü’nü getirdi. Proje sponsoru Pierre Fabre Vakfı idi ve bu sponsorluk hala devam ediyor. Sağlık erişiminin kısıtlı olduğu ülkelere uzaktan sağlık hizmeti de sunan Pierre Fabre Vakfı aynı zamanda doğanın korunması ve gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak için de önemli çalışmalara da imza atıyor. Botanik arşivleriyle nesli tükenen bitkileri koruma altına alan vakıf toprağı doğru işleyip doğru hasat yaparak verimliliği artırmak için çiftçileri eğitiyor ve doğayı koruma altına alırken gerçekleştirdiği ağaçlandırma faaliyetleriyle de “yeşili sev, doğayı koru” mottosuyla çalışmalarına devam ediyor.
Kanserle mücadele konusunda da aktif rol oynuyorsunuz. Bu konudaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Yıllardır kullanılan kemoterapi ürünlerimizin yanında yeni jenerasyon inovatif onkoloji ürünlerimiz ve bunların hastaya ulaştırılması bizim için büyük önem taşıyor. Son zamanlarda gerçekleştirdiğimiz global iş birlikleri ile karşılanmamış ihtiyaçların olduğu metastatik kolorektal kanser, malign melanom ve meme kanseri gibi farklı kanser türlerinde ürünler geliştiriyoruz. Bu ürünlerin ruhsatını alarak ülkemizdeki hastaların kullanımına sunmak için yoğun olarak çalışıyoruz. En önemli misyonumuz Onkoloji ürünlerimizi hastalara ulaştırabilmektir.
Sitede “Pierre Fabre Grubu, Fransa’daki eczanelerde hijyen ve ağız bakımı ürünlerinde liderdir.” deniliyor. Bu durum Türkiye için de böyle mi?
Pierre Fabre çatısı altında kurulan Ağız ve Diş Sağlığı Grubu ürünleri, Fransa başta olmak üzere birçok ülkede yoğun talep görüyor. Elgydium ve Eludril markaları altında diş ve diş eti problemleri için geliştirilmiş özel patentli macunlar, ağız bakım suları ve jeller, diş ipleri, diş fırçaları, çocuklara yönelik macun ve fırça gibi geniş ve artan bir yelpaze ile bu alanda Türkiye pazarında da her geçen gün portföyümüzü genişleterek emin adımlarla ilerliyoruz.
Gelelim, bizlerin en aşina olduğumuz ve Pierre Fabre denilince akla gelen markalara; Avene, Ducray, Klorane’den bahsedebilir misiniz?
Dermokozmetik iş birimimiz altında Eau Thermale Avène, Ducray ve Klorane markalarımızla pazardayız. Dermatologların* önerdiği Eau Thermale Avène ile en hassas ciltler dahil tüm cilt tiplerine uygun bakımlar sunuyoruz. Avène ürünlerimizin tümünün içerisinde, hakkında 150’den fazla klinik çalışma bulunan Avène Termal Su yer alıyor. Avène Termal su cildi rahatlatıcı, yatıştırıcı ve ferahlatıcı özelliği ile etkili bir bakım sunuyor aynı zamanda kaynağından el değmeden ürünlerle buluşan tek termal su olma özelliğine de sahip. Cilt ve saç bakımındaki ikili uzmanlık alanıyla öne çıkan markamız Ducray, günden güne cilt hastalıkları olan hastaları destekleyerek iyi bir yaşam sürmelerine de katkı sağlıyor. Saç dökülmesi kategorisinde Türkiye’de dermatologların en çok önerdiği marka olma özelliğini taşıyor. Klorane markamız ise doğal ve organik içerikleri ile ön plana çıkıyor, cilt ve saç bakımını sağlarken doğayı da koruma misyonuyla hareket ediyor. Bu amaçla kurulan Klorane Botanik Vakfı aracılığıyla bugün ve yarın dünyanın her yanında uzmanlığımızı paylaşmaya, botaniğin ruhu olmaya devam edeceğiz.
Avene, cilt kanseri konusunda çok büyük sorumlulukla hareket eden bir marka. Bu konuda ve marka hakkında neler söylemek istersiniz?
Avene bu konuda duyarlılığı ile global çapta ön plana çıkan bir marka. Eau Thermale Avène, 2013 yılından bu yana Avrupa Cilt Kanseri Vakfı ile özel, uzun süreli bir ortaklığa dahil olmuştur ve önleme ve eğitime dayalı iki ayrı eksende cilt kanserine karşı mücadeledeki eylemlerini desteklemektedir. Avrupa Cilt Kanseri Vakfı, dermatologları melanom dışı cilt kanserleri konusunda bilgilendirmeyi ve eğitmeyi ve öğretmenler, ebeveynler ve öğrenciler için programlar aracılığıyla farkındalık yaratmayı, bilgilendirmeyi ve önlemeyi amaçlayan bir dernektir.
Eau Thermale Avène ayrıca cilt kanserinin önlenmesi, erken teşhisi ve tedavisine ilişkin bilgileri tanıtmayı ve paylaşmayı amaçlayan ve 39 ülkede faaliyette olan bir dernek olan Euromelanoma’ya da sponsorluk yapmaktadır.
Ayrıca sitesindeki cilt analizi uygulamasını çok sevdim. Öncü bir uygulama. Normalde böyle app’lar var ama ücretli. Nasıl ilgi var mı? Geri dönüşler alıyor musunuz?
Avène markamızda alanında uzman bir ekiple hayata geçirilen çevrim içi cilt analizi uygulaması, cildin kişiye özel ihtiyacını belirleyerek doğru ve etkili ürünlerle cilt bakım rutini öneren bir uygulama. Geliştirdiğimiz bu uygulama tüm kullanıcılarımız tarafından kısa sürede keşfedildi ve aktif şekilde kullanılmaya başlandı. Her cildin ihtiyacı farklı ve bu nedenle cildini tanımak ve doğru ürünle buluşmak tüm tüketicilerimizin ortak isteği ve biz bu ihtiyacı teknolojinin sağladığı ayrıcalıklarla her yerden ulaşılabilir kılan bir bir uygulama geliştirerek geniş kitlelere ulaşmayı hedefledik.
Sunuma hazırlandığınız yeni ürünleriniz var mı? Uzun vadede yatırım hedeflerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Dermokozmetik markalarımız Avene ve Ducray’de heyecan verici yeni seriler geliyor. Bunun yanı sıra bu sene çok yeni olarak Avene markasında gerçekleştirdiğimiz yaşlanmanın belirtilerine değil nedenine odaklanan bir inovasyona sahip yaşlanma karşıtı serimiz de doğallık oranı yüksek ve etkili içerikleri ile oldukça beğenildi. Klorane markamızda da yine özellikle saç bakım alanında yenilikler sunacağız. Tüm bunların yanı sıra Onkoloji iş birimimiz altında pazara sunmaya hazırlandığımız inovatif ürünler de bizi çok heyecanlandırıyor. Pierre Fabre olarak hem dermokozmetik hem ilaç kategorilerimize odaklanmaya devam edeceğiz.
Saha ekiplerinizden ve çalışma yöntemlerinizden de bahseder misiniz?
Pierre Fabre olarak sağlık profesyonelleri ile kurduğumuz güçlü güven ilişkisinin sonucu olarak Eczaneler birincil satış noktalarımızı oluşturuyor. Tüketicilerimizin ihtiyaçlarını tespit etmek ve ihtiyacı olan ürünü tüketiciyle buluşturmak konusunda eczacılarımız en önemli işbirlikçilerimiz diyebilirim. Bu süreçte bizler özellikle en zorlu cilt tiplerine sunacakları çözümler ve marka ile tüketici arasındaki en iyi bilgi aktarımını sağlamaları için eczacılarımızı düzenli olarak destekliyor ve bilgilendiriyoruz. Hekim kanalında ise öncelikli branşlarımız dermatoloji, pediatri, kadın doğum ve onkoloji diyebiliriz, her geçen gün daha fazla yeni teknolojileri çalışma sistemlerimize entegre ederek yaygın erişim hedefliyoruz.
Çok önem verdiğinizi bildiğimiz; üretim ve Ar-Ge çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Pierre Fabre gelirinin büyük bir kısmını AR-GE çalışmalarına ayırıyor. Yani aslında şirketin tamamı sosyal sorumluluk ile insan sağlığı ve güzelliğine katkı sağlamak için bilimsel araştırmalar yapma hedefiyle hareket ediyor. AR-GE uzmanlığımız, duyusal çekiciliği ve etkinliği bir araya getiren ve tüm cilt tipleri tam güvenliği garanti eden benzersiz rafine ürünler formüle etme yeteneğimizle şekilleniyor. Bu yeteneği kalıcı kılarken formüllerimizin biyolojik parçalanabilirliği ve çevresel ve etik etkilerini de kontrol ederek ve doğaya saygı etiğiyle ilerliyoruz.
İş dünyasında kadının yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Pierre Fabre bünyesinde kadın yöneticilerin ağırlığını biliyoruz. Bu nasıl bir duygu?
İş yaşamında kadın istihdamının bizim sektörümüz başta olmak üzere tüm sektörlerde giderek arttığına tanık olmak beni çok mutlu ediyor. Pierre Fabre’de ben ve tüm ekibim cinsiyete değil yetkinliğe ve davranışa odaklanıyoruz. Yönetim ekibinde kadın erkek çalışan oranımızın eşit olması da ekibimizin kalanına örnek oluyor ve fırsatların eşit olduğunu anlayan kadın çalışanlarımız daha da motive oluyor. Kendi adıma da bu konuda kariyerinde ilerlemek isteyen kadın çalışanlara rol model olmak da en önemli motivasyonlarımdan biri.
Bir diğer konu da sosyal sorumluluk projeleri. Çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Globalde olduğu biz de Türkiye’de Albinizm Derneği ile projeler yapıyoruz, KAÇUV, ZİÇEV, LOSEV gibi kurumlarla iş birliklerimiz oluyor. Doğayı korumak için Ege Orman Vakfı ile iş birliğimizle bir orman oluşturduk, 500 fidan ile başladık ve düzenli biçimde bağışlarımız devam ediyor. Ekibimizle Adalar sahil temizliği yaptık. TURMEPA ile denizleri temizlemek için çalıştık. Geçtiğimiz Eylül ayında da Mardin’de 1 ay süren ve köy köy dolaşarak 5000 çocuğa ulaştığımız Yeşilçam Doğa ve Çocuk Filmleri festivalini hayata geçirdik. Çocuklarla okul bahçelerini temizledik, ağaçlandırdık, yaratıcı drama atölyelerinin yanı sıra konusu doğayı korumak olan 5 film gösterimiyle çocuklara doğayı koruma bilinci aşılayarak hep birlikte eğlenceli bir deneyim yaşadık. Bu projeyi önümüzdeki yıllarda da devam ettirmeyi hedefliyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
OTCPLUS ekibine teşekkür ediyorum.