Bayer x IPSOS’un “Herkes için Sağlık 2023 Tüketici İçgörüleri” analizi, sağlık dünyasında heyecan yarattı. OTCPLUS Dergisi olarak bu analizin detaylarını öğrenmek için Bayer Tüketici Sağlığı Türkiye Pazarlama Direktörü Tuna Demiralp ve IPSOS Müşteri Yönetimi Kıdemli Direktörü Özlem Tekintaş Aydın ile özel bir röportaj yaptık.
Bu analiz, tüketicilerin sağlıklı yaşama olan ilgisinin her zamankinden daha yüksek olduğunu gösteriyor. Tüketici davranışlarındaki bu değişim, sağlık sektörünün önümüzdeki yıllarda hangi yöne evrileceği konusunda ipuçları sunuyor. OTCPLUS Dergisi’nin bu özel röportajında, hem sektör profesyonelleri hem de tüketiciler için ilgi çekici bilgiler yer alıyor. Sağlık dünyasının geleceği için ipuçları ve öngörüler arayanlar, bu çalışmayı yakından takip etmeli.
IPSOS X Bayer “Herkes için Sağlık 2023 Tüketici İçgörüleri” analizi nasıl bir vizyonla hazırlandı? Sizce bu analizin en çarpıcı bulgusu nedir?
Tuna Demiralp: Bireysel ve toplumsal gündemlerimizin merkezine yerleşen “sağlık”, artık tıbbi bir terimden çok öte bir anlam ifade ediyor. Bir Yaşam Bilimleri Şirketi olarak biz de önemle bu konu- nunüzerinde duruyoruz. İnsanların sağlık gündeminde öne çıkan başlıkları gözlemlemek, sağlığa dair endişelerini anlamak ve sağlık okuryazarlığı bilincini artırmak adına çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu amaçlar doğrultusunda ilkini IPSOS iş birliği ile bu yıl paylaştığımız “Herkes için Sağlık 2023 Tüketici İçgörüleri” analizimiz de bu anlamda faydalı bilgiler içeren bir kaynak niteliğinde. Hem birey ve toplum için bir rehber olabilecek hem de farklı sektörlerin iş yapış şekillerine ve amaçlarına olumlu etkiler sağlayacak veriler paylaşıyoruz. Paylaştığımız içgörüleriinovasyondan tüketici deneyimine kadar pek çok sürece taşımak mümkün. IPSOS ile yaptığımız Herkes için Sağlık 2023 analizimize damga vuran başlık küresel söylemi ile Mental Health yani Zihin Sağlığı oldu. Sonuçlara göre, zihin sağlığı ve stres problemleri 2023’te özellikle Covid 19’un da gerilemesi ile daha çok ön plana çıktı. IPSOS tarafından gerçek- leştirilen Türkiye’de dahil 31 ülkenin yer aldığı global araştırmada yöneltilen “Ülkenizde en sık karşılaşılan sağlık sorunu nedir?” sorusuna katılımcıların verdiği yanıtlarda zihin sağlığı %44 ile ilk sırada, kanser %40 ile ikinci sırada, stres %30 ile üçüncü sırada ve obezite ise %25 ile son sırada yer aldı.
Analiz sonuçlarına göre zihin sağlığı endişesi dünya genelinde kanser endişesini geride bırakmış durumda. Zihin sağlığının sağlık endişeleri listesinde ilk sıraya yükselmesine neden olan faktörler sizce nelerdir?
Tuna Demiralp: Verilerden örnek vermem gerekirse, 29 ülkede “Ülkenizde en çok endişelendiren 3 başlık nedir?” sorusunun yanıtında ekonomik gelişmeler belirleyici oluyor. Cevaplara göre ekonominin bir alt başlığı olarak enflasyon ilk sırada yer alıyor. Bu sıralamayı dünyadaki savaş gündemine bağlı olarak da artış gösteren suç ve şiddet ile yoksulluk ve sosyal eşitsizlik takip ediyor. Öte yandan Türkiye’de, endişe verici faktörler arasında enflasyonu belirtenlerin oranı çok daha yüksek. Türkiye’de endişe veren diğer başlıklara baktığımızda ise yoksulluk ve sosyal eşitsizlik ile göçmen kontrolü konusu öne çıkan diğer 2 başlık. Bu sonuçlara göre, zihin sağlığı ve stresi listede üst sıralara taşıyan en dikkat çekici başlık “Ekonomiye ilişkin gelişmeler”. Finansal gelişmeler hem dünyada hem Türkiye’de kaygı yaratan faktörlerin başında geliyor. Artan hayat pahalılığı, alım gücü ve enflasyon odaklı endişelerin dünyanın farklı yerlerinde insanlarda benzer kaygılara sebebiyet verdiği görülüyor.
Araştırmanın metodolojisi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Özlem Tekintaş Aydın: IPSOS olarak, globalde ve ülkemizde “İnsanı Anlamak” konusunda farklı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu bilgileri kamuoyuyla, markalarla ve karar vericilerle paylaşıyoruz. Bu kapsamda IPSOS ve Bayer iş birliği ile hazırlanan “Herkes için Sağlık” bulgularına yönelik; IPSOS tarafından oluşturulan paylaşı– maaçık, çok ülkeli raporlardan bir içgörü derlemesi gerçekleştirdik. Bu raporların her biri, Türkiye’nin de yer aldığı 30’dan fazla ülkenin yer aldığı geniş kapsamlı 16-75 yaş arası ülke temsiliyeti ile gerçek- leştirilen araştırmalardan oluşuyor.
Araştırmanın Türkiye özelinde bulguları nelerdir?
Özlem Tekintaş Aydın: Türkiye’de bu tablo biraz daha farklı. Ülke- mizde en sık karşılaşılan sağlık sorunu olarak kanser hala ilk sırada yer alıyor. 2. sırayı ise “stres” alıyor. Sıralamayı zihin sağlığı takip ediyor ve ardından obezite geliyor. Zihin sağlığı endişesi, dünyada %44 ile ilk sıraya, Türkiye’de %32 ile ikinci sıraya yerleşti. Bunun küresel çapta kanser endişesinin önüne geçmesi şüphesiz üstün- de düşünülmesi gereken bir durum. Üstelik verilerde stresin zihin sağlığından bağımsız ayrı bir başlık olarak ele alındığını görüyoruz. Tamamen ilgisiz olmadığı için stres ve zihin sağlığı başlıklarını birleştirerek değerlendirecek olursak hem dünyada hem ülkemizde rakamlar çok daha yüksek bir noktaya ulaşıyor.
Teknolojinin, iklim değişikliği ve çevresel değişimlerin zihin sağlığı üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özlem Tekintaş Aydın: Dünyada salgın, ekonomik kriz, teknolojik gelişmeler ve iklim değişikliği gibi gündemler ön plana çıkıyor.Analizimiz doğrultusunda bu baskıların ve etkilerinin neler olduğuna değinmek istiyorum. Hayatın kontrolünü kaybetme duygusu ile ilişkilendirilen; hayatın hızındaki artış, belirsizliğin bir norm haline gelişi, hep meşgul hissetme, kendi hayatına yetişmeye çalışma hali ve hayatın dümeninde olunmadığı düşüncesinin de önemli tetikleyiciler arasında olduğu görülüyor. Bu nedenle de basit bir hayat arayışı ve yalnız zaman geçirme ihtiyacının arttığı gözlemleniyor. Ayrıca her ne kadar araştırmada teknolojinin vazgeçilmezliğini düşünenlerin oranının yüksekliği dikkat çekse de bu alandaki mahremiyet kaybının ve teknolojinin beraberinde getirdiği yeni düzenin yarattığı endişe de yine kayda geçen verilerden. Araştırmada yer alan her 3 kişiden biri sosyal medyanın zihin sağlığını olumsuz etkilediğini söylüyor ve bu oran Z jenerasyonunda daha da artış gösteriyor. Yapay zekâ (AI) alanında yaşanan gelişmeler ise yeni bir baskı sebebi olarak değerlendiriliyor ve hatta, bireylerin %57’si yapay zekânın iş yapma şeklinde değişikliklere yol açacağını %36’sı ise 5 yıl içinde işinin yapay zekâ yüzünden elinden alınacağını düşünüyor. Son olarak iklim değişikliği ve çevresel değişimler başlıkları ise, bu konulara yönelik alınan önlemlere ilişkin tüm dünyada fikir birliği olmaması sebebiyle eko anksiyeteye dönüşen başlıklarla ilişkilendiriliyor.
Bu tür analizlerin şirket stratejilerinizi şekillendirme sürecindeki rolü nedir? Analizin hem birey ve toplum için bir rehber olacağına hem de farklı sektörlerin iş yapış şekillerine etki sağlayacağına değindiniz. Sizce farklı sektörleri nasıl etkileyebilir?
Tuna Demiralp: Bayer Tüketici Sağlığı olarak toplum sağlığı için çalışıyor ve sağlık okuryazarlığı alanında gerçekleştirdiğimiz proje- lerle bireylerin bu alandaki bilinç seviyesini arttırmayı hedefliyoruz. 2017 yılından bu yana birçok proje ile sağlık okuryazarlığını yaymak ve doğru bilginin doğru kaynaktan temini konusunda toplumu desteklemek için çalışıyoruz. Sürekli olarak da bu alanda yeni plan- lama ve araştırmalarla çalışmalarımızı derinleştiriyoruz. Bu yıl da yine bu motivasyon ile IPSOS ile hazırladığımız “Herkes için Sağlık 2023 Tüketici İçgörüleri” analizini hayata geçirdik. Bu araştırmada ortaya konulan her bir madde için farklı perspektiflerden pek çok fikir ve yaklaşım geliştirilebilir. Açıkçası amacımız da bu ilhamı tüm sektör ile paylaşabilmek. Böylece tüketicilerin ihtiyaçları bu içgö– rülerden yola çıkılarak daha net analiz edilip, daha faydalı ve çeşitli hizmetler sunulabilir.
Bayer olarak bu araştırmadan yola çıkarak hangi adımları atmayı planlıyorsunuz? Portföyünüze nasıl yansıyacak?
Tuna Demiralp: Bayer Tüketici Sağlığı olarak biz bu içgörüleri ve ihtiyaçları hem ürün geliştirme, iletişim, eğitim ve farkındalık, sosyal sorumluluk ve amaç odaklı çalışmalar hem de Bepanthol, Redoxon, Supradyn gibi markalarımızın çalışmaları için hassasiyetle dikkate alıyoruz. Örneğin stresin cilt problemlerini tetiklediği ya da tam tersi durumda cilt problemlerinin psikolojiyi olumsuz etkilediği bir dünyada bu gibi içgörüler cilt bakım işimiz için çok kıymetli bir yol haritasına işaret ediyor. Daha önce Bepanthol SensiDaily markamız için yaptığımız Türkiye Cilt Farkındalığı Araştırması’ndan hareketle atopik cilt sorunlarını ekrana taşıyan dizi entegrasyonu- muz bu verileri iletişimimize yansıttığımız bir örnek. Redoxon ve Supradynmarkalarımızla da insanların yaşam kalitelerine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Supradyn ile “Durma Devam Et” vizyonuyla zorluklar karşısında durmayıp devam eden ve mücadelenin sınırlarını zorlayan birçok insanın hayatına dokunmayı sürdürüyoruz. IPSOS ile gerçekleştirdiğimiz analizimize geri dönecek olur- sak, hayat yoğunluğu, yetişememe, odaklanamama gibi endişeler enerji ve bağışıklık alanındaki desteğimizi, vaatlerimizi bu içgörülerlebeslemeye devam etmemiz gerektiğini gösteriyor.