GENEL

Günümüzde Bilimsel Gerçeklikten Sapmadan Doğal Olanın Gücü İle İlerliyoruz

0
sanem mumcu

Yeni görevi vesilesiyle ziyaret ettiğimiz Ecz. Sanem Mumcu, reçetesiz ilaçlardaki yükselişi, inovasyon sürecindeki eczacı rolünü ve sektörün geleceğini OTCPLUS’a anlattı.

OTCPLUS dergisinin yazar kadrosunda yer alan Ecz. Sanem Mumcu, sektördeki bilgi birikimini artık yeni bir rolde sürdürüyor. Hekim İlaç bünyesinde Pazarlama Müdürü olarak göreve başlayan Mumcu, eczacılığın ilaç geliştirme süreçlerindeki önemine dikkat çekerken, reçetesiz ilaçlara olan ilgideki artış, bitkisel içerikli ürünlerin yükselişi ve kadın yöneticilerin sektördeki yerini değerlendirdi. Mesleki donanımını iletişim gücüyle birleştiren Mumcu ile yeni görevine, eczacı kimliğinin sektörel karşılığına ve Türkiye’de ilaç inovasyonunun geleceğine dair kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

ro╠eportajfoto2

Yeni göreviniz hayırlı olsun. OTC sektöründe etkili bir isim olarak, eczacılığın ilaç geliştirme sürecindeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

OTCPLUS dergisinin bir takipçisi olarak nazik ziyaretiniz için çok teşekkür ederim. Hekim İlaç-Argivit bünyesinde Pazarlama Müdürü olarak göreve başladım. Tabii ki OTC sektöründe hızla yükselen bir firma olarak Hekim İlaç’ın büyük hedefleri var. Bu hedeflere ulaşmak için önümüzde oldukça yoğun bir çalışma programı bulunuyor.

Konu ilaç olunca, bu alanda en yetkin ve bilinçli meslek grubu olarak sayılabilecek olan eczacıların, sektör içinde giderek daha çok ve etkili şekilde yer aldığını görüyoruz. Özellikle ilacın gelişiminde, üretim aşamasında, dozajlamada ve formülasyonda sayısız eğitim almış eczacıların sektördeki yerinin çok daha güçlü bir noktaya geleceğine inanıyorum.

Günümüzde ilaç geliştirme sürecinde en büyük zorluklar neler? Türkiye’de bu süreci hızlandırmak için neler yapılabilir?

Herhangi bir molekülün ya da bitki ekstresinin, tüm dünyada belirlenmiş ve kabul edilmiş olan preklinik ve klinik çalışmalardan başarıyla geçip etik süreçlerini tamamlamasının ardından pazara sunulması mümkün olabilir. İlaç-ilaç etkileşimleri, ilaç-besin etkileşimleri, sigara, alkol ve diğer farklı maddelerle birlikte kullanıldığında oluşabilecek durumlar detaylı bir şekilde ortaya konulmalıdır.

İlaç inovasyonu yapılmak isteniyorsa, bunun ciddi bir bilimsel ekiple yürütülmesi gerekmektedir. Ar-Ge çalışmalarının bütçeleri çoğunlukla zorlayıcı olabilmektedir. Bu konudaki teşvik çalışmalarının kapsamı genişletilebilir. Etik kurul onayları ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) süreçleri epeyce zaman aldığından ekiplerin genişletilmesi ve prosedürel süreçlerin daha hızlı ilerlemesi sağlanırsa, inovasyon süreci de hızlandırılabilir.

OTC ilaçlarının formülasyonunda hangi yenilikçi yaklaşımlar öne çıkıyor?

Takviye edici gıdaların formülasyonlarında artık daha çok bilimsel etkinliği kanıtlanmış, faydasıyla ilgili net veriler ortaya konulabilen içerikler tercih ediliyor. Sektörde bu alanda faaliyet gösteren firmaların çoğu, bilimsel kanıtlar ışığında pazarlama stratejilerini ortaya koyuyor. Günümüzde Medicine Supplement kavramının dünyada olduğu gibi Türkiye’de de daha fazla ön plana çıktığını görüyoruz. “Longevity” uygulamalarının hayatımızdaki yerini almasıyla birlikte sağlıklı yaş alabilmek için kullandığımız bitkisel ya da doğal içerikli ürünlerin kullanım ve taşıma kolaylığı hem bilinçli tüketiciler hem de sağlık profesyonelleri açısından büyük önem taşıyor. Hasta uyumu, formülasyonların oluşumunda en önemli belirleyici durumunda. Bizde Hekim İlaç-Argivit olarak ürün gamımızı bu yenilikçi yaklaşımlar doğrultusunda genişletiyoruz.

Bitkisel ve doğal içerikli ilaçlara yönelik artan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlaçların kimyasal içerikli olması dolayısıyla, günümüzde yan etki profili de göz önünde bulundurulduğunda, doğal ve bitkisel içerikli ürünlere olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Sağlıklı yaş alabilmek önem kazandı, bunun için öncelikli olarak yan etki profilinin güvenli ve emniyetli olduğuna inandığımız doğal içerikli ürünler tercih ediliyor. Pandemi dönemi takviye kullanımı konusunda önemli bir kırılım noktası oldu.

Gün geçtikçe bu grup ürünlerin pazarda ve tüketicilerin evlerinde çok daha fazla yer bulacağı aşikâr görünüyor.

Türkiye’de reçetesiz ilaçlara olan bakış açısı değişiyor mu? Bu değişim sağlık sektörü için ne anlama geliyor?

Viral ve otoimmün hastalıkların artışıyla, reçetesiz ilaçlar olarak tabir ettiğimiz ve daha çok takviye statüsünde yer alan ürünlere yönelik kullanım bilinci önemli ölçüde artmış durumda. Pandemi sürecinde yaşadığımız acı tecrübeler, daha sağlıklı yaşamak adına kullanabileceğimiz takviyeler konusunda daha fazla araştırma yapmamızı ve doğru ürünü düzenli kullanma konusunda ilerleme kaydetmemizi sağladı.

Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde sağlık sektörü açısından firmaların ürün gamlarının daha çok reçetesiz ürünler lehine evrileceğine inanıyorum. Hekim İlaç ağırlıklı olarak OTC ürünler üzerine çalışan bir firma, gelişimimizi ve büyümemizi bu yönde sürdürüyoruz. Aynı şekilde, diğer firmaların da benzer planlamalar üzerinden geleceğini şekillendirdiğine inanıyorum.

Eczacılar, ilaç geliştirme sürecine daha aktif dahil olmalı mı? Bu konuda ne gibi reformlar yapılabilir?

Biz eczacıların, serbest eczacılıkla ilgili çalışma koşulları, yardımcı eczacılık ve eczane açabilme şartları gibi konularda mevcut regülasyonların zorluğuna bağlı olarak, önümüzdeki dönemde sektöre daha fazla yönelmesi söz konusu olacaktır. Bugüne kadar genellikle serbest eczacılık mezuniyet sonrası daha fazla tercih edilse de ilerleyen süreçte tam tersi bir tabloyla karşılaşabiliriz. Belki de artık sektörel olarak eczacıları çok daha farklı alanlarda görmek mümkün olacak.

Bu durum oldukça olumlu bir gelişme olacaktır. Çünkü ilaç konusunda en yetkin meslek gruplarından biri eczacılardır. Bu alanda yapılabilecek reformlar; ruhsatlandırma, AR-GE, ilaç geliştirme, pazarlama ve satış gibi süreçlerde eczacıların daha etkin roller üstlenmesini sağlayabilir. Bu doğrultuda, meslek içi eğitimlerin düzenlenmesi, süreçlerin hızlandırılması ve devlet düzeyindeki prosedürlerin daha hızlı işleyebilir hale getirilmesi, eczacıların yetkinliklerini artırarak sektörde daha fazla yer almalarına katkı sağlayacaktır.

OTC ilaçlarının geleceğini nasıl görüyorsunuz? Yakın vadede hangi kategoriler öne çıkacak?

Koruyucu hekimlik, günümüzde hem eczacıların hem de hekimlerin bir arada çalıştığı ve giderek daha fazla önem kazanan alanlardan biri haline gelmiştir. Koruyucu hekimliğin giderek daha fazla gündemde yer almasıyla birlikte, takviye edici gıdalar ilerleyen zamanlarda pazarda çok daha geniş bir yer edinecektir.

Bu süreçte, farklı kategorilerin de mutlaka oluşturulması beklenmektedir. Sağlıklı yaş alma kavramının geldiği noktada, vücudumuzdaki her organın kendi içinde sağlıklı bir işleyişe sahip olması gerektiği anlayışı ön plana çıkmaktadır. Bu da bütüncül bir sağlıklı yaşam yaklaşımının gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Koruyucu hekimliğin ve eczacılığın bu denli ön planda olmasıyla birlikte, organ hedefli doğru takviye kullanımı, sağlık alanında her geçen gün artan gereksiz harcamaların önüne geçebileceği gibi yanlış bilgi kaynaklı uygunsuz ilaç kullanımını da önemli ölçüde azaltacaktır.

Türkiye’de ve dünyada eczacılık sektöründe kadın yöneticilerin sayısı artıyor mu? Kadınların bu sektördeki yeri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Osmanlı döneminde eczacılık, başlangıçta bir erkek mesleği olarak görülse de Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki gelişim süreciyle birlikte neredeyse çoğunlukla bir kadın mesleği haline dönüşmüştür. Günümüzde, kadın eczacılarımızın sayısal olarak erkek eczacılara kıyasla ciddi bir ağırlığı bulunmaktadır.

Kadınların meslekteki gücü hem profesyonel kariyerlerini hem de ev düzenlerini başarılı bir şekilde organize edebilme yetenekleriyle birleştiğinde, sektörde güçlü bir konum elde etmelerini sağlamaktadır. Bu organizasyon yeteneği, kadın yöneticilerin de meslek içinde ve sektörde daha fazla yer edinmesini mümkün kılmaktadır.

Bir eczacı ve kadın yönetici olarak, bu gelişmelerden büyük bir gurur duyuyorum ve sektörde kadınların daha fazla yer bulacağına yürekten inanıyorum. Günümüzde, ecza odalarında, sektörel kurumlarda ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında kadın yöneticileri ve kadın başkanları sıklıkla görmek mümkün. Bu durum, hepimiz adına son derece gurur verici olup, ilerleyen dönemlerde kadınların sektörde daha fazla temsil edileceğine dair inancımı pekiştirmektedir.

Hekim İlaç-Argivit olarak yönetim ekibimizde Pediatri Uzmanı öncülüğünde yine Pediatri Uzmanı bir medikal müdürle çalışmanın konforunu yaşayan bir kadın yönetici olarak Doktor-Eczacı iş birliğini en üst seviyede önemsediğimizi de belirtmek isterim.

Sizin için bir ilacın gerçekten “başarılı” olması ne anlama geliyor?

İlaç geliştirme aşamalarına baktığımızda, günümüzde bu süreç oldukça meşakkatli, uzun ve maliyetlidir. Başarılı bir sonuca ulaşmak için çıkılan bu farmasötik inovasyon yolculuğunda birçok farklı aşama bulunmaktadır. Öncelikle süreç, araştırma ve keşif ile başlar. Sonrasında preklinik ve klinik çalışmalar, toksisite ve dozajlama testleri gerçekleştirilir. Klinik çalışmalar aşama aşama ilerler ve elde edilen sonuçlar detaylı bir şekilde değerlendirilir. Ayrıca, pazarda mevcut ürünlere benzer veya eşdeğer ürünlerin bulunduğu noktalar analiz edilir. Tüm bu süreçlerin tamamlanmasının ardından, ilaçların pazara sunulması mümkün hale gelir.

İlacın başarılı olabilmesi için en önemli unsur, etken maddenin faydasını ve etkinliğini kanıtlamış olmasıdır. Bunun ardından, tüm testlerden başarıyla geçmiş olması ve piyasaya sürüldükten sonra klinik geri dönüşlerin olumlu olması, gerçek anlamda başarının sağlandığını gösterir. Eğer bu süreci takviye edici gıdalar açısından değerlendirecek olursak, yan etki profilinin, hasta uyumuna dolayısıyla düzenli kullanıma imkân sağlaması önemli. Takviyelerde genellikle düzenli kullanım başarıyı getiriyor. Tat, taşıma kolaylığı, yan etki profili; düzenli kullanım ve bunun sonucu olarak klinik başarı açısından etkili oluyor.

Türkiye, ilaç geliştirme alanında sizce hangi noktada? Global pazarla kıyasladığımızda en büyük avantajlarımız ve dezavantajlarımız neler?

Ülkemizde, teşviklerin çoğunun yeni ilaç moleküllerine değil, formülasyon yenileme ve benzer ürünlere harcandığını, bunun da gerçek anlamda bir ilaç keşfi için yeterli motivasyonu sağlamadığını ifade eden görüşler var. İlaç firmalarının yeni ilaç keşfi için gerekli kaynakları sağlamakta zorluk yaşadığı da sıklıkla vurgulanıyor. Bu gerçekler, Türkiye’nin biyoteknolojik ilaç üretimi konusunda dünya çapında rekabet edebilmesi için daha güçlü ve sürdürülebilir bir stratejiye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Ülkelerin tamamını dikkate aldığımızda ilaç pazarına hakim ülkeler arasında ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, Kanada gibi ülkeler sayılabilir.

Türkiye, coğrafi konum, hammadde üretim potansiyeli ve ilaç pazarı gibi alanlarda önemli avantajlara sahiptir. Bu avantajları kullanmak Türkiye’yi global pazarda daha üst sıralara taşıyabilir.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Mayıs ayı 14 Mayıs Eczacılık Bayramını kapsaması sebebiyle önemli bir ay. Sağlık sektörü tüm paydaşlarıyla birlikte zor günlerden geçiyor. Toplum olarak da sağlığımızın ne kadar önemli olduğu konusunda sınandığımız süreçleri hep birlikte yaşadık. Bir eczacı olarak, eczacılar başta olmak üzere tüm sağlık profesyonellerinin makul şartlarda, zorlamalara maruz kalmadan halk sağlığı için ter dökebildikleri güzel günlere ulaşmayı diliyorum. 14 Mayıs Eczacılık Bayramı kutlu olsun…

 

Sağlık Pazarına Yeni Bir Soluk Pullbrand İle Fark Yaratan İletişim

Önceki

İlginizi Çekebilir.

More in GENEL